Zen ve tasarım
Çince “hiçbir şey” anlamına gelir.Sanırım minimalist ve soyutsallık anlamında barındırıyor.Her ne kadar dekorasyon tarzı olmasa da, tamamen yaşamın streslerinden kaçınma, rahatlama üzerine iç mekan ortamı yaratmaktadır.
Zen’in uzakdoğu ülkelerinde gündelik yaşamla yakından ilişkisi olduğu gibi sanat ile de kaçınılmaz bir ilişkisi hep vardır. Ancak bu ilişki sanat için sanat veya halk için sanat şeklindeki karşıt kutupluluk kesinlikle görülmez. Zen üstadları aydınlanma deneyimlerini ve tüm varoluşun içindeki aydınlık doğayı uyguladıkları sanatlarda yansıtmayı bilmiştir. Sanatlarında yansıtmak istedikleri içeriği eserin en harici görünümlerine feda etmekten kaçınmışlardır. Elmas Sutra’da denildiği gibi ‘Her yerde bulunan tüm imajlar gerçek dışı ve sahtedir’. Zen ile iç içe olan eserlerde zen ustasının yani bir sanatçının eserinin değeri için kullandığı ifade ve imajların etki yaratmasının duyusal etkiye bel bağlamadığı görülmektedir. Söz konusu eserlerde çarpıcı bir sadelik ve kişisellik göze çarpar. Her zaman için aktarılamayanı aktarmak amaçlanmıştır.
Japon Zen kültürünü düşündüğümüzde, akla ilk gelen şey muhtemelen saman ve kumaştan yapılmış bir tür geleneksel döşeme malzemesi olan tatami ve hasır ile dekore edilmiş çay odasıdır.
İlk akla gelen çay odasından öte ; Zen ilkelerini ve felsefesini evinize getirmek, sakin ve nötr renkler, minimalist – basit mobilya ve dekorasyonlar ile mümkündür.Bu felsefeye bütünü ;enerjinin uzayda pozitif bir şekilde akmasına olanak sağlar.
Doğanın renklerini düşünün – gökyüzünün soluk mavisi, kayaların grileri ve kumlu bir plajın altın rengi.Bu tonlar Zen’den ilham alan iç tasarlar renkleridir. Soluk pembeler ve yumuşak beyazlar doğanın renklerini tamamlar.
Ahşap ve taş gibi doğal ürünler ;
Doğayı evinize getirir.Bu materyaller evinizde farklı bir doku ve sıcaklık ortamı yaratır. Bambu canlılık açısından harika bir araç.Bambu nesler,seperatörler,çıatlar veya mobilyalar.Yeşil bir dokunuş her zaman , iç mimari de son rötuş yapar.
Bonsai ağacı yada sakinleştirmek için büyük yaprakları olan yemyeşil bitkiler, çarpıcı bir orkide vazgeçilmezlerdir.Bitkiler daha sakinleşmeye ve çevrelerinde daha fazla oksijen yaratmaya yardımcı olur. Küçük bir bitki bile bir odaya biraz huzur katmaya yardımcı olabilir.
Minimalist bir iç mekan ile iyi depolama şarttır. Ahşap dolapları, battaniye kutularını ve ahşap kasaları düşünün. Minimalizmin zorlukları da bu nokta da başlamaktadır.
Çağdaş mimari de kağıt duvarların kullanımı yaygın olduğu için , hacimsel nesneler (ran-ma) duvarlarda tercih edilmiştir.Zen’de bütünlük açısında aydınlatma önemlidir.Farklı ışık türleri, Zen felsefesinin ruhuyla oda da huzurlu ve rahat bir atmosfer yaratılabilir. “Shoji” altındaki modern tavan ışıkları selüloz ve polyester karışımı olan kağıttan yapılmıştır,bölgesel aydınlatma sağlar.
Dağınık aydınlatma oluşturmak için bambudan masa lambaları tercih edilebilir.Doğru dokular ve renkler bir araya geldiğinde ve kullandığınız mobilyalara işlevsellik kattığınızda, Zen’den ilham alan iç tasarımlar tamamen rahatlama ve huzur yerleri olabilir.
Huzur hissi ve dinlenme ihtiyacı ile birlikte geleneksel Japon tarzı uzun yıllar revaçta olacaktır.
Zen ,anlamak için öğreti ve pratikleri ,temel kavramları ,Budizmi ,meditasyonu ,çin ve japon tarihini ,Takuan Soho
ismini bilmek gerekir ….
Size Küçük bir zen hikayesi ;
İşte hikaye de olduğu gibi ;
“zen ile uğraşmadan önce dağlar birer dağ, kuşlar birer kuş, nehirler de birer nehir gibi gelirdi gözüme” demiş bir zen üstadı. “zen ile uğraşmaya başladıktan sonra anladım ki o gördüğüm dağlar dağ, kuşlar kuş, nehirler de nehir değilmiş. zen ile uğraşıp aydınlandıktan sonra gördüm ki o dağlar birer dağ, kuşlar birer kuş, nehirler de birer nehirmiş.”
Siz de Zen kavramını iş güç, küçük dertler, büyük hevesler arasında koşturmalarla geçen günlük yaşantınıza adapte ettiğinizde ”dağlar birer dağ, kuşlar birer kuş, nehirler de birer nehirmiş.”deyebilecekmisiniz ?