Ürgüp Evleri
Kapadokya Bölgesinin önemli bir yerleşimi olan Ürgüp sınırları ise, doğuda Kayseri, güneyde Niğde, kuzeyde Avanos yerleşimleri ile çevrelenmiş olup, Nevşehir ilinin 20 km doğusunda yer almaktadır.
Ürgüp ve çevresindeki volkanik vadiler çok eski tarihlerden beri yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Bölgede yapılan arkeolojik çalışmalarda neolitik döneme ait eserler bulunmuştur. Eski çağlardan günümüze kadar bölge; Luviler, Hititler, Asurlular, Medler,Persler, Kapadokya Krallığı, Roma, Bizans, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı gibi önemli uygarlıkların yerleşme alanı olmuştur. M.S. 2. yüzyıldan sonra Hristiyanlığın merkezi olması nedeniyle önemli bir Roma- Bizans yerleşimi olmuştur.
Türklerin Malazgirt Savaşı sonrası bölgeye gelmesi ve hoşgörülü tutumları ile yerleşimdeki Ortodoks Hristiyan nüfusu varlığını sürdürmüştür (Kaya, 1994, s. 18). Cumhuriyetin ilanı sonrasında yapılan Lozan Antlaşmasında nüfus mübadelesi yapılması kararı alınmış ve 1924 yılında bölgedeki Ortodoks Hristiyan nüfus Yunanistan’a, Yunanistan’da yaşayan Türkler ise Anadolu’ya zorunlu göçe tabi tutulmuşlardır. Çok uzun yıllar bölgede beraber yaşayan Hristiyan ve Müslümanlar ortak bir kültür mozaiğine katkıda bulunmuşlardır.
Geleneksel Ürgüp evleri, içinde bulundukları toplumu en iyi şekilde yansıtan, son derece zengin mimari ürünlerdir. Ermeni, Rum, Müslüman tüm yerel halk birbirinin gelenek-görenek ve alışkanlıklarından etkilenmiş ve ortak diyebileceğimiz bir kültürün oluşumuna katkı sağlamışlardır.
Ürgüp Evlerinin Genel Özellikleri
Ürgüp tarihi dokusu, kaya oyma mekanlar ve yığma taş yapıların iç içe geçtiği doğal oluşumla çevrili bir bölgedir. Kaya oyma mekanların önüne yapılan yığma taş mekanlar kentin özgün karakteristik yapısını yansıtmaktadır. Organik bir dokuya sahip olan yerleşimde mimari topografyaya bağlı olarak gelişmiştir.
Ürgüp yerleşimi geleneksel konutlarında üç farklı tipte yapım sistemi görülmektedir. Bunlar, kaya oyma, kaya oyma ve yığma, yığma yapılardır. Kaya oyma yapılar volkanik tüflerin kolayca oyulması ile şekillenen bölgedeki ilkel ev tiplerinin özgün örneğidir.Kaya oyma ve yığma yapılar, arazinin topografik özelliklerine göre kaya mekanların önüne yığma birimlerin yapıldığı uygulamalardır. Yığma yapılar ise daha tümel planlama anlayışı ile tek seferde inşa edilmiş olup bölgenin özgün konut örnekleridir.
Ürgüp evleri genellikle iki katlı olarak yapılmış olup tek katlı ve üç katlı konut örnekleri de bulunmaktadır. Evlerin dış duvarları veya avlu duvarları sokakları şekillendirmektedir. Taş malzemenin hâkim olduğu dar sokaklar evlerin üst katlarında yer alan çıkmalar ile hareketlendirmektedir. Geleneksel Ürgüp evlerinde sık kullanılan avluya taş malzeme ile örülmüş kemerli veya düz (lentolu) kapıdan girilmektedir. Tandır evi (yazlık mutfak), hela, depo, samanlık ve ahır gibi mekanların açıldığı önemli bir toplanma- dağılım alanıdır. Kentte sokaktan doğrudan evin içerisine girildiği avlusuz konut örnekleri de bulunmaktadır.
Evlerin iç mekanlarında oda, sofa, tafana (mutfak), yaz mutfağı (çardak), ahır, yemlik, şıralık gibi mekanlar
bulunmaktadır. Evlerde görülen bezeme özelliklerine bakıldığında cephede taş bezeme görülürken kapı, dolap ve tavanlarda ise ahşap bezeme kullanılmıştır. Oda duvarları ve tavan eteklerinde görülen nakışlı bezeme ve duvar resimleri Ürgüp evlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Giriş Kapıları
Bir mekana giriş çıkış için kullanılan açıklığa kapı denilmektedir.Selçuklu ve Osmanlı Döneminde kapılar önemli birer dekoratif eleman olmuşlardır. Dışetkilere maruz kalan kapılar genellikle meşe ağacından, kapı tokmakları ve rozetler ise bronzdan yapılmıştır. Yapılar için anıtsal bir giriş yapılmak istendiğinde sadece kapı kanatlarını büyütmek teknik olanaksızlıklardan dolayı yeterli olmamıştır. Bu nedenle kapıların etrafı genellikle büyük bir dikdörtgen çerçeve içerisine alınarak üzeri kemer şeklinde yapılmıştır. Büyük giriş kapılarının içerisine bazı örneklerde hayvanların geçebilmesi için “kuzu kapı” olarak tanımlanan küçük kapılar da yerleştirilmiştir.
Geleneksel Ürgüp evlerinin dış kapıları kentin sokak siluetinde önemli bir yere sahiptir.Avlusu olan evlerde avludan sokağa, avlusuz evlerde ise evin içerisinden doğrudan sokağa açılırlar. Ürgüp evlerinde genellikle kapının etrafı düz veya profilli silmeler ile dikdörtgen biçimde çevrelenmiştir.
Kapının çevresi farklı kademelerde düzenlenen silmeler ile çevrelenmiş olup kemer taşlarının üzerinde bitkisel ve geometrik motifler kullanılmıştır. Yarım daire biçiminde düzenlenen kemerlerin kilit taşı çoğu örnekte vurgulu ve volüt şekilde yapılmış, hacimli olarak dışa doğru taşırılmıştır. Bazı örneklerde kemerin üzerinde dikdörtgen biçimli kartuş şeklinde kitabelik kısmı yer almaktadır.
Avlu
Üç tarafı kapalı, üzeri tonozlu ve avluya bakan dikdörtgen biçimli mekandır. Avlu ile kapalı
birimler arasında geçit olan, giriş aksındaki tonoz genişliğinde yapılan, tek veya iki atkı kemer eninde
derinliği olan ve bölgede kemer altı diye isimlendirilen alandır.
Oda
Ürgüp konutlarında, odalar genellikle dikdörtgen planlı ve yaklaşık 3,50 x 5,50 m boyutlarındadırlar. Anadolu’daki geleneksel konutlarda gördüğümüz baş oda kavramı bulunmamaktadır. Odalarda gereksinimleri karşılamak üzere yüklük, dolap, raf gibi nişler bulunmaktadır . Geleneksel Türk evinde bitişik odalardan birbirine geçilmezken, Gayrimüslim evleri incelendiğinde, bu ilkeye uyulmadığı ve bazı örneklerde odalar arası geçişin olduğu görülmektedir.19. yüzyıl gayrimüslim ev planlarında, çok sayıda misafir odasının bulunması, yapılan ‘ziyaretlerin’ günlük hayatta önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir. Kış odası olarak adlandırılan ‘Ahironodası’ bir misafir odası olarak bilinmektedir.
Sofa
Ortak bir yaşama alanı olan sofa, odaların önünde yer almaktadır. Kapadokya Bölgesi geleneksel evlerinde sofa mekanı, konut tiplerine göre farklılık gösterir. Bölgedeki sofasız evler,avlu merkezli olup, ailenin dağılım, toplanma ve günlük işleri avlu tarafından sağlanmaktadır. İç sofalı evlerde ise, ailenin toplanma, dağılma ve günlük işlerinin yanısıra odaların konuk ağırlama eylemini de karşılayan merkezi bir mekan haline gelmiştir. Geleneksel Ürgüp evlerinde genellikle iç sofa görülmektedir. Ayrıca sofanın sokağı ve manzarayı görecek şekildeyerleştirilmiş olduğu görülür.
Mutfak (Tafana)
Kışlık mutfak olarak bilinen tafana genellikle zemin katta yer almaktadır. Erzak depoları ve tandır evi (yazlık mutfak) ile bağlantılı yapılmıştır.Mutfak mekanının genellikle evlerin zemin katında yer aldığı ve avluya açılacak biçimde konumlandırıldığı görülmektedir.
Yaz Mutfağı (Tandır Evi)
Dikdörtgen planlı, tonoz örtülü, eyvan biçiminde yapılmış, avluya bakan ve ortasında tandırın
bulunduğu yaz aylarında kullanılan mekandır. Yazlık tandır mekanları dış etkilere açık olduğu (avluda yer aldığı) ve sonraki dönemlerde kullanılmadığı için tandırlar genellikle taşla kapatılmış veya tamamen yıkılmışlardır.
Erzak Depoları
Erzaklarının saklandığı mutfak (tafana) mekanı ile doğrudan veya dolaylı olarak ilişkili depolardır. Tahıl, ekmek, peynir küpleri, pekmez, sebze ve meyveler depolanır.Bu depolar konutların genellikle zemin veya bodrum katında yer almaktadır. Kaya oyma mekanların içerisinde yere oyuklar açılarak yapılan bu depolar yiyeceklerin soğukta uzun süre saklanmasına yardımcı olmaktadır.
Şıralık
Üzümü ezmek ve suyunu çıkarmak amacıyla kaya içerisine oyulan, genellikle bodrum katta çözülmüş karanlık mekanlardır. Şarap ve pekmez elde etmek için yapılan üzümün ezildiği şırahaneler farklı boyutlardaki havuzlardan oluşur. Bunlardan biri, büyük ve sığ olan, diğeri küçük ve derin olan havuzdur. Bu havuzlar delik veya çörten yardımıyla birbirine bağlanmaktadır.Şırahaneler genellikle kaya oyma sistemde yapılmış olup mekanın bir köşesinde, bağımsız veya bir niş gibi duvara oyulmuş şekilde görülmektedir.
İkona Odası (Ev Şapeli)
Aile üyelerinin ibadet ettiği, yaklaşık 4-5 m2 boyutlarında, duvarlarında ikona ve nişlerin
bulunduğu mekandır. Konutlarda avluya açılan alanların yanında veya evin içerisinde bir bölümde bulunmaktaydı.Tavan örtüsü genellikle kubbeli olarak yapılmıştır. Taş kemer ve düz tavan şeklinde yapılan örnekler de mevcuttur.
”İçinde doğup büyüdüğünüz, coğrafyanın birikiminden, yaşama kültüründen doğan evi tanıyabilmek için Türk evi ni de bilmeniz gerekir.”