Kutsal Mekanlarda Doğal Işık
Işık, geçmişten günümüze insan yaşamı için vazgeçilmez bir öge olmuştur. İnsanlar, gün ışığını hayatın hemen hemen her alanında değerlendirmiş ve günlük yaşamlarını gün ışığına uygun biçimde kurgulamışlardır. İnsan yaşamı için bu denli önemli olan ışık kavramı, mimari mekanlar için de oldukça önemli bir unsurdur.
Işığın anlamsal boyutta ele alınışı açısından kutsal mekanlar diğer yapılara nazaran bir adım öne çıkmaktadır. Çünkü kutsal mekan tasarımında soyut birer kavram olan dinlerin bir anlamda somutlaşarak ifade edilmesi söz konusudur. Bu bağlamda sonsuzlukla ilişkilendirilen karanlık sayesinde mekanda anlatılmak istenen kutsallıkla ilişkili bazı metaforlar somutlaştırılmakta ve dolayısıyla bu gibi mekanlarda işlevsellik özelliğine ek olarak anlamsal bir nitelik de kazanmaktadır.
Farklı dini inanışlara bağlı olarak gün ışığının anlamsal açıdan ele alınışı ve dolayısıyla mekanlardaki kullanım biçimleri birbirinden farklı olsa da, dini yapı tasarımında gün ışığının önemli bir unsur olarak kullanılması tüm dinlerde benzerdir. İki büyük din olan Hristiyanlık ve Müslümanlık için de ‘ışık’ değişik kavramların tasviri için
kullanılmış bir anlamsal kimliğe sahiptir.
İnanç sistemindeki farklılıklara göre doğal ışığın anlamsal kullanımının değiştiği söylenebilir. “gizem ve korku hissi yaratmakta en etkili elemandır ve ışığı mekanda kullanmak, ilahiyatın yaratılması amacıyla dini yapılarda ana eleman olarak kullanılır.
Osmanlı camilerinde ışık namaz kılan insana göre ayarlanmış, yani oturan insan ölçeğinden mekana girmiştir. Buna göre mekansal boyutlardan bağımsız biçimde bir kilisenin ışık tasarımında, kullanıcıya karşı üstünlük algısı oluşturması beklenirken bir camide ise böyle bir gereklilik aranmamaktadır.
Le Corbusier‟in Bursa Yeşil Camii ile ilgili görüşleri, ışığın ne şekilde kullanımını açıklar niteliktedir.
“Bursa‟daki Yeşil Camiye normal insan yüksekliğindeki küçük bir kapıdan girersiniz; oldukça ufak bir giriş holü geldiğiniz yer ve sokak boyutlarına karşılık hayran olacağınız ve etkilenmeniz istenen mekan arasındaki gerekli ölçek değişikliğini meydana getirir.
Sonra, Caminin soylu büyüklüğünü hissedip gözleriniz alabildiğine onun ölçülerini algılar. Işıkla dolu büyük bir beyaz mermer mekan içindesiniz. İlerde aynı boyutlarda, fakat yarı aydınlık ve birkaç basamakla yükseltilmiş ikinci benzer mekanı görebilirsiniz; iki yanda da bu kez az ışıklı daha küçük mekanlar geriye dönünce de gölgede iki adet çok küçük mekanı görürsünüz.
Tam aydınlıktan gölgeye, bir ritim. Küçük kapılar ve muazzam açıklıklar. Tutulmuş durumdasınız, alışılmış bir ölçek duygusunu kaybetmişsinizdir! Size anlatılmak istenen dünyanın içinde, duygusal bir ritmin (ışık ve hacim), ölçek ve ölçülerin başarılı kullanımıyla büyülenmiş durumdasınız. Ne coşku, ne iman! Orada insanı duygusal yönden etkileyen uyarı ve amaçlar olup, araç olarak ta birçok fikirler kullanılmıştır” (Kortan,1983)
Pantheon Tapinagında ise kubbenin tepesindeki dairesel açıklık dış dünya ile olan tek ilişkidir. Ancak bu sokakların günlük, gürültü dünyası ile değil, daha geniş bir yarım küre olarak, gökyüzü ile sağlanmıştır. Güneşin eğik ışınları içeriye girmediğinde, süzme yüksekten geldiği için yayılır.
Tek kaynaktan, gerçek gölgeler yaratarak hepsi aynı doğrultuda düşer. Mermer kaplı döşeme, ışığın çoğunu alarak en karanlık noktaları bile aydınlatacak şekilde yansıtır. Böylelikle hiçbir yerde gerçek siyah gölge oluşmaz.Üstten aydınlatılan bir mekanın kendine has, sembolik ve tasvire dayalı özellikleri vardır. Yandan gelen bir ışığa nazaran daha net ve üstte açılan bir boşluktan mekana girer ve başka yerden mekana alınan diğer ışıklardan daha temizdir.
Hristiyan dinine hakim olan Tanrı simgesinin kilise mekanı içindeki bir insan için Tanrı korkusu ile bütünleşen bir saygı izlenimi uyandırması beklenir. Kilisedeki doğal aydınlatma , mekana düşük bir seviyede alınır. Bu nedenle mimari mekana loşluk ve şiddetli bir disiplin hissi hakimdir.
Bir mekanın kısmen aydınlık kısmen gölgeli olması bu mekanın iki ayrı tonda etki etmesini sağlar. Böylelikle gölge oyunları sayesinde mekanın etkisi de değişir. Bu yeni durum monotonluğu bozduğu için mekanda ayrıca ilgi çekici bir görünüm de yaratmaktadır. Bir mimari mekanın oluşumunda ve etkisinde doğal aydınlatma kuvvetli bir rol oynayabilmektedir.
Algılana bilirliği desteklemenin ve bir boşluğun sınırlarını netleştirmenin daha objektif amaçlarının ötesinde ışık, bir mekanı öznellik ile donatan ve ona insani bir kimlik veren birincil etken olabilmektedir. Işığın bir boşluğa girme ve orayı yıkama şekli, belirli özellikleri ortaya çıkarması, aydınlık ya da loş, kasvetli ya da gizemli bir karakter çizmesi mekanın niteliğini tam da kararlı bir şekilde belirleyebilir.