Gökten Zembille İnen Hüzünlü Halk
“Dünyadan izole, kuşun uçmayıp kervanın mümkünse geçmediği bu adaya Japon halkı nereden gelmişti? Gökten zembille mi inmişlerdi?
Japonlar, gökten zembille indiklerine inanıyorlar (mecazen değil, kelime anlamı ile). Japon adalarının, tanrılarının ve halkının varoluş hikâyesi birçok metaforu barındıran bir erotik-mitolojik hikâye. Tanrı İzanagi (esas oğlan) ile tanrı İzanami (esas kız) iki kardeştir.
Abileri İzanagi cennetten kaçıp İtalyan liginde futbolcu olduktan sonra, İzanagi ve İzanami Tanrılar Yönetim Kurulu tarafından dünyaya yaratılış için gönderiliyorlar. İki kardeş okyanusun üzerinde, havada asılı bir köprüde, üzerine basacak hiçbir kara parçası olmadan kalakalınca, yukarı seslenip görmüş geçirmiş tanrılardan yardım istiyorlar. Yukarıdan iki kardeşe mücevherlerle kaplı bir mızrak gönderiliyor.
İzanagi bu mızrak ile okyanusu karıştırmaya başlıyor, mızrağı sudan çıkardığında ucundan damlayan damlalar da kristalleşerek Japon adalarını oluşturuyor. Böylece üzerinde eyleme geçebilecekleri bir kara parçası vücuda geliyor. Daha sonra İzanagi (anlamı “davet eden erkek”), İzanami’ye (onun da anlamı haliyle “davet eden kadın”) nasıl olduğunu soruyor.
İzanami: Her şey yolunda… Mutluyum ve yaşıyorum. Ancak içimde bir boşluk var. İzanagi: Ben de öyle hissediyorum… Bir farkla, bende bir boşluk değil, fazlalık var! Neden o zaman bendeki fazlalıkla sendeki boşluğu bir araya getirmiyoruz?
Ve harekete geçiyorlar. Ancak gayet özürlü ve hilkat garibesi bir çocukları oluyor. “Biz nerede yanlış yaptık” diyerek”
“Bu tavsiye üzerine dizginleri eline alan İzanagi, hemen İzanami’ye yaklaşıp Kazanovavari iltifatlara başlıyor:
“Sen ne kadar güzel bir kızmışsın öyle!”
“Sen de çok tatlı bir oğlanmışsın.”
Doğru sıralamayla işe başlayınca hayırlı sonuçlar ortaya çıkıyor ve Şinto inanışındaki tanrılar birer birer Japonya topraklarında doğmaya başlıyor. Ancak İzanami ateşten bir bebeği doğururken ölüyor ve yeraltı dünyasına gidiyor. Çok üzülen İzanagi de onu takip ediyor ve orada eşini/kızkardeşini buluyor. Ancak yeraltı dünyasının yiyeceklerinden bir kez yemiş bulunan ve ürkünç bir yaratığa dönüşen İzanami’nin yeryüzüne dönmesi artık mümkün olmuyor. İzanagi korku içinde yeraltı dünyasının girişi olan mağaranın ağzını büyük bir kayayla kapatarak kaçıyor. İzanami, “Beni burada bırakıp gidersen her gün dünyadan 1000 can alırım” diye bağırıyor; İzanagi de, “Ben de her gün 1500 yeni cana hayat veririm” karşılığını veriyor ve Japon adalarında hayat başlıyor”